25 Kasım 2012 Pazar

Yatacak yerin yok Elena!

Yine işten güçten, yazılacak tezden kaçmaya çalıştığım bir gün Vampire Diaries denen Twilight'ın yandan ağır hasar almış versiyonu diziye rastlamış idim. O güne hala lanet ediyorum. "Lan dur bakalım, daha ne kadar saçmalayabilirler?" diye diye saatlerimi heba ettiğim ve beni "daha saçmalamak" konusunda asla hayal kırıklığına uğratmayan bu nadide dizide, saçları fönlü olarak dolaşan ve "Çok narinim, çok iyiyim, içimdeki iyilik bir vampiri bile mineli suya götürür, susuz getirir" anafikriyle etrafta dolanan Elena Gilbert'a rastladım. Kendisine olan hislerim, Damages'taki Ellen Parsons karakterine beslediğim hislerle benzerlik taıyor. Ama Elena, Ellen'ın yanında tabi ki daha cahil, daha görgüsüz ve daha salak kalıyor.

Elena'nın karakteristik özeliklerine bir bakalım. İyi bakalım ki siz de rahatça nefret edebilin:





1- Karakterden bağımsız olarak, oyunculuk da klişelere dayanıyor arkadaşlar. Sürekli bir alt çeneyi gergin tutma, dudaklarda bir gerginlik hakim. Hatta dudaklarda 90'lı yıllardan beri Sibel Can'da gözlemlediğimiz ve muhtemelen zamanın ünlü fotoğrafçısı (90'ların Nihat Odabaşı'sından bahsediyorum) Erol Atar tarafından öğretilen aralık ağız+üst dişlerin hemen altında sıkıştırılan dil kombinini görebiliyoruz bu kızımızda. Dil daha az görünüyor. Çünkü Elena o kadar tini mini minnoş bir kız ki dili bile küçücük. Canım benim.






2. Elena Gilbert çocuksu güzelliğinin yanı sıra kadınsılığı olan bir karakter (Ahahaha ay pardon.) Böyle utangaç tavırlar, efendime söyleyeyim inek yalamış gibi duran, muhtemelen 5 saat fön çekilen lepiska saçlarını arkaya atmalar, fare/sincap gibi gülmeler filan sık sık gördüğümüz ve her görüşte midemizi bulandıran olmazsa olmaz detaylar.






3- Elena bildiğin gerizekalı. İyi bir şey olunca, kötü bir şey olunca, şaşırtıcı bir şey olunca, yani kısacası bir şey olunca yandaki boş bakışı fırlatıyor. Dolayısıyla dizi bölümlerinin yarısı Elena'nın boş bakışlarıyla geçiyor. Biri kendisine durumu açıklayınca da hızlı hızlı nefes alıp vermeye başlıyor ve sinir krizi geçiriyor. Tabi ki kötü bir oyunculukla.





4- Elena sürekli ağlıyor. Buna aşık olan kardeş vampirler de sürekli "aman Elena, üzülme Elena, ağlama Elena" diye kendilerindne geçiyorlar. Adamlar yemeden içmeden kesildi yemin ederim. Ağlarkenki yüz ifadesini genelimiz kabız olduğumuzda tuvelette takınıyoruz.







5- Elena bildiğin kevaşe.  Ne şiş yansın ne kebap mottosuyla 4 sezonu devirdi. "Sana da vermem, seni de öpmem. Ay öptüm ama sayılmaz" diye ağlamalarını normal bi erkeğe yapsaydı adamın ömründen bayağı bir çalmış olurdu. Allahtan buna aşık kişiler vampir de dizi bitmiyor.



6- Elena aslında Katherina'nın doppelganger'ı. Bu Katherina da aynı oyuncu -yani Nina Dobrev - tarafından oynandığı için kötü oyunculuk mağduru bir karakter. Fakat kesinlikle daha çekilebilir bir kadın. Bakın aşağıda soldaki sümüklü Elena, sağdaki de Katherina. 




 Elena, senden kötülerini gördüm demek isterdim. Ama aklıma kimse gelmiyor. O önüne gelen fönlü saçını eme eme gitsen keşke şu diziden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder